Büyükşehir Belediyesi Geleneksel Sanatlar İhtisas Merkezi’nde eğitim sunan geleneksel sanatların birbirinden değerli usta isimlerinden olan Kat-ı Ustası Dürdane Ünver, Sedef Ustası Hüsamettin Yivlik ve Ebru Ustası Mahmut Peşteli ile Sakarya’da geleneksel sanatlar üzerine bir sohbet gerçekleştirdik.

Sakarya Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı bünyesinde faaliyetlerine başlayan Geleneksel Sanatlar İhtisas Merkezi geçtiğimiz günlerde ilk sergisini gerçekleştirdi. Merkez; geleneksel sanatların usta isimlerinin yol göstericiliğinde 12 geleneksel sanat branşında ileri seviyede eğitim sunuyor. İhtisas Merkezinin ilk sergisinde 300 öğrencinin hazırladığı 111 parça eser kültür sanat dostlarının beğenisine sunuldu. Biz de bu vesileyle İhtisas Merkezi’nde eğitim sunan geleneksel sanatların birbirinden değerli usta isimlerinden olan Kat-ı Ustası Dürdane Ünver, Sedef Ustası Hüsamettin Yivlik ve Ebru Ustası Mahmut Peşteli ile Sakarya’da geleneksel sanatlar üzerine bir sohbet gerçekleştirdik.

Bilindiği üzere geleneksel sanatlar alanındaki ciddi çalışmalar genelde İstanbul merkezli. Dürdane hocam, sizce Sakarya’da Geleneksel Sanatlar İhtisas Merkezi’nin açılmasının nasıl bir anlamı var
Hayatın her alanına sanatın bir katkısı var. İnsanların daha dingin olabilmeleri, hayata daha bağlı kalabilmeleri için sanata ihtiyaç var. Özellikle geleneksel sanatlarda büyük ustaların birçoğunun sanatlarını İstanbul’da icra etmeleri nedeniyle İstanbul dışında bu tür sanatları biraz daha bilinçsiz bir şekilde görebiliyorduk. Ancak Sakarya’da faaliyete geçen, şuan içerisinde bulunduğumuz Geleneksel Sanatlar İhtisas Merkezi, ustaları burada ağırlayarak, İstanbul’dan taşan sanatı buraya taşıyor. Bu biraz da yerel yönetimlerin bu sanatlara ehemmiyet vermesiyle alakalı. Türkiye’deki bu tür merkezlere baktığımızda Sakarya’daki bu merkezin sadece tek örneği var oda İstanbul’da. Ayrıca içerisinde büyük ustaların eserlerini, malzemelerinin sergilendiği bir müze alanın bulunmasıyla da Türkiye’de eşsiz.

Mahmut hocam, toplumda bu tür sanat merkezlerinin nasıl bir etkisi var?
Sanatsız bir toplum tahayyül edemiyorum açıkçası. Sanat olacak ki o toplumun ufku açılsın, bakış açısı genişleyebilsin. Geleneksel sanatların ne kadar halkla buluşturabilirsek toplumsal açıdan o kadar fazla olumlu sonucu ortaya çıkacaktır. Bu tür merkezlerin özellikle geleneksel sanatların ilerleyebilmesi ve gelecek nesillere aktarılması konusunda önemli olduğunu düşünüyorum. Bu tür merkezlerin toplumda ilgi merkezi olması ya da talep edilen bir yer haline gelmesi toplumun ufkunun genişlemesi açısından önemli buluyorum.

Peki, Hüsamettin hocam sizce Geleneksel Sanatlar İhtisas Merkezi, geleneksel sanatların birçok branşını içerisinden barındırmasıyla diğer merkezlerden nasıl ayrılıyor?
Bu merkezle gördüğümüz kadarıyla İstanbul’dan taşan su etrafına sirayet etmiş oluyor. İstanbul dışında özellikle geleneksel sanatların gelişmesi ancak bir ustanın o şehre yerleşmesiyle mümkün olabiliyordu. Bunun örnekleri de bir elin parmaklarını geçmez. Bu da ancak o hocanın ustalık alanında, yani bu tür merkezlerde olduğu gibi çok sayıda branşta değil. O usta ne ile uğraşıyorsa ancak o sanat gelişebiliyordu. Mesela Bursa’da bunun bir örneği var. Birkaç hoca Irgandı Köprüsü’nde bu sanatlarını sürdürüyorlar. Ancak bunlar Sakarya’da olduğu gibi bir ihtisas merkezinden ziyade birer atölye şeklinde. Şükür ki İstanbul dışında böyle bir merkez kurulmuş. Bu merkezde icra edilen sanatlarda daha yüksek düzeyde yapılıyor.

Dürdane hocam, tekrar size dönmek istiyorum. Geleneksel Sanatlar İhtisas Merkezi’nin Büyükşehir Belediyesi bünyesinde açıldığını biliyoruz. Yerel yönetimlerin böyle merkezlerin yaygınlaşmasında sizce nasıl bir rolü var?
Türkiye’de bu sanatlar hep kişisel yaklaşımlar ile yapıldı. Ancak sanatçılarda kendi başlarına bu tür kurumları bir yere kadar sürdürebiliyorlar. Bence yerel yönetimlerin bu tür merkezlere destek vermesi çok önemli. Tabi ki burada bilinçli bir destekten bahsediyoruz. Sakarya’da olduğu gibi sanatın, yerel yönetimlerin eliyle yapıldığı zaman çok daha geniş çapta ve bilinçli bir şekilde bu faaliyetleri sürdürebiliyorsunuz. Özellikle branşlarında üstat olan hocaların bu merkezde toplanması buranın önemini ve yapılan çalışmaların mahiyetini de üst düzeye çıkarıyor.  Burada olduğu gibi bu sanatları işinin ehli insanlar öğretmeli. Çünkü öğreticiler işinin ehli olmadığı zaman ne yazık ki bu sanatlar yozlaşıyor. Bu tür merkezler bu yozlaşmaya mani oluyor.

Mahmut hocam, size şöyle bir soru yöneltmek istiyorum; Geleneksel sanatların bir ihtisas merkezinde öğretiliyor olmasının bu sanatlar açısından faydası nedir?
Benim hayatım boyunca kendi başıma kurmayı hayal ettiğim bir merkezi Büyükşehir Belediyesi burada hayata geçirmiş. Hep bunu istemiştim açıkçası; bir ebru akademisi veya bir Geleneksel Sanatlar İhtisas Merkezi. Bu hayalimi Büyükşehir Belediyesi şuan gerçekleştirmiş. Bu merkezler profesyonelliğin bir ifadesi aslında. Ne kadar çok amatörlükten profesyonelliğe geçerseniz bu sanatların yeşermesi ve ileriye dönük ilerlemesi o kadar iyi olur. Büyükşehir Belediyesi’nin bu açılımının sanırım örneği çok az. Özellikle içerisinde büyük ustalarının eserlerinin ve malzemelerinin bulunduğu bir müze barındırması, öğrencilerin ustaların eserleri ile buluşması açısından Türkiye’de tek. Bu merkez bir hobi merkezinden ziyade bir fakülte, bir üniversite.

Geleneksel Sanatlar İhtisas Merkezi’nin birçok usta ismi ağırladığını biliyoruz. Hüsamettin hocam, sizin bu merkez ile tanışmanız nasıl oldu?
Ben normalde kurs taraftarı değildim, üretim ağırlıklı çalışırdım. Israrlar sonucunda bu merkez ile tanıştım. Fakat bu ısrarlardan memnun olduğumu söylemeliyim. Gelen öğrencilerin de özellikle sanata olan ilgisi ve yeteneği de yüksek. Buraya gelmem bir tesadüf değil tevafuk oldu. Her hafta seve seve o mesafeyi kat ederek  İstanbul’dan buraya öğrencilerim ile buluşmaya geliyorum.

Dürdane hocam, İstanbul dışında bir ilk diyebileceğimiz böyle bir merkezin kurulması açısından sorarsak; Sakaryalıların geleneksel sanatlara ilgisi nasıl?
Öğrencilerin ilgisi oldukça fazla. Gelen öğrencilerin zaten bu sanatlara bir sempatileri var. Bizim onlara hazırladığımız belli bir program var ve o program çerçevesinde hareket ediyoruz. Bizim burada yapmak istediğimiz hem tarihsel arka planı vermek hem de pratik yönünü öğrenciye aksettirebilmektir. Eskiden hareketle, onların tekniğinden faydalanarak, bu tekniği daha ileriye götürerek yeni tasarımlar yapabiliriz ancak. Şimdi daha bilinçli bir şekilde bu sanatlarla uğraşıyorlar. Böyle bir merkezin Sakarya’da kurulması bence çok gerekliydi. Keşke bütün illerdeki belediye başkanları tür hamleler yapsalar. Sakarya, geleneksel sanatları bu merkez ile çok ciddi bir şekilde ele alıyor.

Mahmut hocam, bir süredir bu merkezde öğrencileriniz ile buluşuyorsunuz. Onların geleneksel sanatlara ilgisi nasıl?
Bildiğim kadarıyla bu mekân atıl haledeki bir yerden böyle bir sanat merkezine dönüştürülmüş. Demek ki toplumda bu yönde bir talep var ki eskiden atıl vaziyette olan bu mekanlar sanatın icra edildiği yerler haline geliyor. Toplumun bu açılığını da sağ olsun Sakarya Büyükşehir Belediyesi gibi topluma duyarlı yönetimler tarafından giderilmeye çalışılıyor. Merkeze gelen öğrencilerden aldığım intiba; sanata karşı gerçekten iştahlılar. Bu öğrencilerin, geleneksel sanatların merkezi diyebileceğimiz İstanbul’da değil de Sakarya yetişiyor olması çok güzel bir durum. Umuyorum ki bu merkezden çok iyi öğrenciler çıkacak. Sanat ne kadar çok kişiyle buluşursa o kadar iyi. Çünkü Cenabı Allah her herkese farklı beyinler vermiş, herkes hayata farklı bir pencereden bakıyor. O bakış açılarını bir araya getirebilmek işte sanat için asıl zenginlik bu.

Son olarak Dürdane hocam, Sakarya’da geleneksel sanatların geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Faaliyete geçmesinin üzerinden daha bir yıl bile geçmemişken ortaya birçok nitelikli eser çıktı. Buradaki hocalarda gerçekten çok kıymetli hocalar. Ve eğitim konusuna sağlam bir şekilde yaklaştıkları için buradan çıkan talebede çok iyi yetişmiş olacak. Öğrencilerin bu gibi merkezlerde doğru eserlerde tanışabiliyor olması geleneksel sanatların geleceği için çok önemli. Bu merkez, restorasyonla sanat merkezine dönüştürülmüş. Bence bu açıdan çok önemli bir adım atılmış. Buradan farklı şehirlere gittiğimizde Sakarya Büyükşehir Belediyesi’nin bu tür dönüşüm projelerini onlara örnek olarak gösteriyoruz. Bir çok şehirde bu tür eğitim imkânları çok kısıtlı. Daha doğrusu imkan var ancak bu imkan değerlendirilmiyor. İşte bu açıdan biz Sakarya’yı örnek gösteriyoruz. Bu tür yerlerin değerlendirilmesi sanata kazandırılması gerekiyor. Çünkü bir milletin sanatı olmadan ayakta kalabilmesi pek mümkün değil.