"Bediüzzaman İnsaniyet Kapısından İçeri Çağırır"

Bediüzzaman ile tanışmak
“Bediüzzaman ve Risale-i Nur” konferansında ilk sözü alan Yazar Selim Gündüzalp, Bediüzzaman’ın eserleriyle gençlik yıllarında tanıştığını ifade etti. Gündüzalp, “Hayatın önemli bir noktasında, geliştiğimiz gençliğimizin önemli yıllarını teşkil ediyor Bediüzzaman Hazretlerinin Risale-i Nur adlı eserleriyle tanışmamız. Her genç gibi o dönemlerde bizde belirli aşamalardan geçtik. Belirli fikir akımları içerisine girdik, kitaplar okuduk. Eğer bir kareyi tamamen anlatmaya kalkarsanız bir neticeye varmak çok zordur ama bir öyküden yola çıkarak hayatı anlatırsanız istenilen noktaya varırsınız. Zaman zaman bende küçük hissiyatlar oluştu, Bediüzzaman’ın hayatından karelerle, onun hayatının tamamına yönelme noktasında. Mesela bir bahar günü her zamanki tefekkürünü yapmak üzere Barla’da yola çıkarken, çiçeklerden uzanmış bir güle yaklaştığı zaman bir güle yaptığı hareket, tutup o güle buse kondurması. Artık benim alemimde Bediüzzaman, gülü koklayan değil; gülü öpen bir adam. Çünkü ondaki esmanın tecellisini kendi içinden gelen duyguyla böyle buluşturuyor. Cemal isminin tecellisini ancak böyle giderebiliyor. Bediüzzaman’ın üzerinden Kuran’a yolculuğumuz başladıysa, Risale-i Nur’u da anlamaya başlamışız demektir. Yüksek derecede bir insaniyetin kendi üzerinde tecellisini görmek, haliyle bizi mest etti. Bizi İslamiyet kapısından çok insaniyet kapısından içeri çağırdı. Haliyle bu kapıdan girince, fikirlerindeki yüksekliği de görmeye başladık, altında ezildik. Bediüzzaman’ı bu manada okuyan, anlayan bir insan olmayı yeğledim. Hayretler içerisinde kalıyorum” diye konuştu.

 

Fikri mücadele
Bediüzzaman’ın küfür ve nefis ile mücadelesine de değinen Karabaşoğlu, “Fikri mücadelede küfrün beli kırıldığında, bu defa mücadele yaşama biçimleri düzeyine dönüşecek, fikriyat ve hissiyat planında taşınacak. Şirk, dalalet, küfür kendini tabiat fikri, maddecilik üzerinden takdim ederken, ben üzerinden takdim etmeye başlayacak. Bediüzzaman, mücadelenin ne yöne kayacağını ve düğümün nasıl açacağını görmüş ve çözmüş olduğunu bize gösteriyor. İçine girmiş üzere olduğumuz, gireceğimiz post modern dönemin ve bu dönemde iman ile küfrün mücadelesinin alacağı yeni şeklin özetini ortaya koymuş olduğunu görüyoruz. Bediüzzaman Said Nursi eserleriyle ve hayatıyla ne fark ettiriyor diye baktığımda, onun iman tarifi çok açıklayıcı ve öğretici gözüküyor. Bediüzzaman sözü muhabbetullah ve lezzeti ruhani noktasına getiriyor. Bediüzzaman nefse seslenerek, “Sen saadeti dünya, lezzeti hayat diyorsan, insanın kendini geliştirmesi diyorsan; bunun yolu senin dediklerinden geçmiyor. Tam aksine, senin yolunda yürüyen biri hayattan asla ve asla tat alamaz, lezzet alamaz. Sen bir yolda yürümeye çalışırsan ne hayatın tadını çıkarır mutlu olursun ne de insan olarak kendini geliştirebilirsin. Bunun da yolu Allah’ı tanımadadır, imandadır” ifadelerini kullandı.