Büyükşehir Belediyesi Kasım Kültür Sanat Etkinlikleri ‘Mustafa Kutlu Hikâyeciliği’ çalıştayı ile devam etti. Zeynep Arkan, “Mustafa Kutlu, her zaman birçok şair ve hikâye yazarı için iyi bir örnektir” derken; Handan Acar Yıldız, “Mustafa Kutlu var olan her şeye değil, değişen, dönüşen güzelliklerin olumsuz yönde değişmesi ve dönüşmesine muhaliftir” dedi. Emin Gürdamur ise Kutlu’yu özel kılan şeyin önyargısız, içeriden bir bakışla taşrayı anlatması olduğunu belirtti.

Sakarya Büyükşehir Belediyesi Kasım Kültür Sanat Etkinlikleri ‘Mustafa Kutlu Hikâyeciliği’ çalıştayı ile devam etti. Ofis Sanat Merkezi’nde gerçekleşen etkinlikte 9 farklı konuşmacı yer aldı. 3 oturum üzerinden yapılan çalışta da her konuşmacının ardından Mustafa Kutlu’nun seçmiş olduğu türküler katılımcılara dinletildi. Programın sonunda ‘Uzun Hikâye’ filmi izlendi ve katılımcılara kitap ve Mustafa Kutlu’nun program için kaleme aldığı yazı takdim edildi.

Kutlu’nun hayatı
Mustafa Kutlu’nun hayatından bahseden Ali Ayçil, “5-6 yaşlarındayken Doğu’da kışların uzun, yazlarınsa kısa geçtiği zamanlarda kendisi hep tren garında ve tren raylarında zaman geçirmiştir. Babası emekli olduktan sonra Erzincan’a yerleştiler ve Cihan Otel’de arzuhalcilik yapmışlardır. Mustafa Kutlu metinlerinde babasından çok fazla bahsetmemiştir. Çocukluktan kalma izlerden biri futbolculuktur. Amatör ligde oynayacak kadar iyi futbol oynamıştır. Erzincan Lisesi’ni bitirdikten sonra ressam olmaya karar vermiştir. Tunceli’de öğretmenlik yapıyor ve kısa süre sonra İstanbul’a gelmiştir. Burada da 2 yıl öğretmenlik yapıp öğretmenliği bırakıyor ve Dergâh Yayınları’nda başlıyor. Bundan sonraki hayatının büyük çoğunluğu dergâh içinde geçmiştir” ifadelerine yer verdi.

İyi bir örnek
Mustafa Kutlu’nun Dergah Dergisi ve şiir anlayışına ilişkin konuşan Zeynep Arkan, “Mustafa Kutlu kimsenin özgürlüğünü kısıtlamayan bir editördür. Mustafa Kutlu’nun şiire bakışında öncelikle Anadoluluk, öz ve genlik vardır. Bir metine yaklaşırken etik ve görüş sahibidir. Kendisinin de beyanı üzerine eğer bir edebiyat dergisi iyi şiir ve hikâye yayınlamıyorsa işlemini yerine getirmiyordur der her zaman. Mustafa Kutlu her zaman şairlerin yanında olmayı bilmiş ve her ölçüde insanın çürümemesi için doğru adımı atmıştır. Her zaman birçok şair ve hikâye yazarı için iyi bir örnektir diyebilirim” sözlerini söyledi.

Duygular çok kolay değişir
Mukadder Gemici, “Bir şey yazarken insanlara birçok şeyi verebilirsiniz. Akıllarını karıştıracak çok fazla örnek vardır. İnsanlara umut vermek, onları neşelendirmek, hüzne boğmak gibi türlü türlü şeyden bahsediyoruz. Kaleme alacağınız şeyi siz belirlemelisiniz. Önemli olan sizin ne yapmak isteyeceğinizdir. Yazdığım hikâyeleri dergâha göndermeden önce mutlaka üzerinde çalışırım hatta okuturum farklı yerlere. İnsanlar her zaman beğenir ama Mustafa Bey yazdığım hikâyeden 3 paragrafı alır gerisini tekrar yazmamı söyler. Yazdığınız şeye yen bir son bulmak her şeyi değiştirmek demektir” dedi.

Öykü ve şiiri domine etmiş
Mustafa Kutlu hikâyelerinde toplum nabzından bahseden Abdullah Harmancı, “Mustafa Kutlu hiçbir zaman kendi bakış açısını yazara dayatmazdı. 30 yıllık süreç içerisinde adeta Türk şiir ve öyküsünü domine etmiş ve bunu da bütün temizliği, saflığı içerisinde yapmış bir editörden bahsediyoruz. Mustafa Kutlu’nun asıl başarısı tıpkı geleneksel hikâyeciliğimizde olduğu gibi bir takım anekdotları bir araya getirerek küçük hikâyeleri yan yana dizerek kesretten vahdeti oluşturmasıdır” sözlerini söyledi.

Kendine has bir dil
Mustafa Kutlu’nun kendine has bir dili olduğunu dile getiren Mehmet Kahraman, “Eğer gelenekten faydalanacaksak gelenekten hareket ederek bir şeyler söylemek lazım. Geleneği yeniden üretmek lazım diyen Mustafa Kutlu, uzun hikâye diliyle başlayıp gelenekten istifade ederek kendine has bir dil kurmuştur. Tabiri caizse bunu yenilemiştir. Geleneği bugünün diliyle bugünün insanlarına istifade eden Mustafa Kutlu, kullandığı anlatım yöntemleri ile yazılarını bizlerle buluşturmuştur. Mustafa Kutlu, bir hikâyenin nasıl yazılması lazımsa öyle yazmayı tercih etmiştir” dedi.

Şehirden kırsala
Alpay Doğan Yıldız, “Mustafa Kutlu’nun yazmış olduğu hikâyelerin çoğunda şehirden kırsal kesime geçiş vardır. Çünkü şehrin yorucu ve zor olmasının insanlara yaşamı zorlaştırdığını söylemektedir. İnsanın modern hayatını fırsat buldukça doğaya kaçmak, tefekkür etmek ve kendimizi orada bulmanın yolunu bulmalıyız diye söyler Kutlu. Mustafa Kutlu yazdığı şeylerin hepsinde insanın özüne dönmesi gerektiğini, varoluşundan bugüne dek insanı kendisine döndürecek hatırlatacak şeyleri göstermeyi amaçlıyor. Mustafa Kutlu’nun demek istediği bize hikmeti ve ahengi bize unutturacak ve bize Allah’a giden yolda ne varsa onu bir noktada dışlayarak bizi doğaya, tabiata dönmeyi kendine gaye edinmiştir.”

Taşranın içinden bir bakış
Emin Gürdamur, “Taşra köklü bir kelimedir. İlk olarak Orhun Abidelerinde karşılaşıyoruz. Divan edebiyatında da karşımıza çıkmıştır. Mustafa Kutlu’nun öykülerinin temel meselesi Türkiye’nin modernleşmesidir. Mustafa Kutlu hikâyelerinde kırsaldan şehre geçen insanların modern hayatla birlikte geleneksel davranış ve tutumlarından yeniliklerle yaşadıkları trajedileri, dramlarını bizlere anlatmıştır. Bu bakımdan onun hikâyesi Türkiye’nin modernleşme hikâyesidir. Bir eseri yazarın doğduğu yer etkiliyor. Bu bakımdan Mustafa Kutlu’da taşrada yetişmiş biridir. Taşra değerleri onun hikâyelerinde belirleyici olmuştur. Kutlu’yu özel kılan şey ön yargısız içeriden bir bakışla taşrayı anlatmasıdır” dedi.

Gençler ve Kutlu farklı yazıyor
Genç öykücülere model olan Mustafa Kutlu’yu anlatan Hasan Harmancı, “Biz 200 yıllık bir değişimden bahsediyoruz. Mustafa Kutlu’da genç bir edebiyatçı olarak bu değişim içinde doğdu. Şu an hikâyeci olan adaylar veya hâlihazırda yazıya dökenler bir değişim içindesiniz. 70’li yıllar trajedilerin, dramların yaşandığı bir zaman dilimi. Mustafa Kutlu’da zaten bilinçli olarak bu değişimi, yozlaşmayı eserlerine seçip işlemektedir. Bugünün genç öykücüleri ile Mustafa Kutlu’nun genç zamanlarında şahit olduğu değişimin boyutları çok fazla. Edebiyat ortamları 40 yıl evvelki Mustafa Kutlu’nun taşıdığı değerleri taşımıyor. Sadece eleştiri yaparak bir sonuca varamayız. Şu anki gençleri de anlamamız gerekiyor.”

Geleneğe bağlı
Mustafa Kutlu’da geleneği anlatan Handan Acar Yıldız, “Postmodern anlatı tekniklerinin kadim edebiyatta teknikleri var. Kadim edebiyatta biz kahramanı hissederiz. Mustafa Kutlu öykülerinin bütününde biz isyan yerine sitem görürüz. Bunun nedeni Mustafa Kutlu’nun varoluşçu bir yazar olmamasıdır. Bu onu geleneğe şöyle bağlar; iyi ve kötü insan gibi Allah tarafından yaratılmıştır. İnsanı nasıl Allah yarattıysa iyi ve kötüyü de Allah yaratmıştır. Mustafa Kutlu hikâyesinde muhaliflik yapar ama şöyle yapar; kötü olan dönüşüme muhaliflik yapar. Var olan her şeye değil, değişen, dönüşen güzelliklerin olumsuz yönde değişmesi ve dönüşmesine muhaliftir. Bu durum da onun geleneğe bağlı olduğu noktalardan biridir.”