‘Okul Çağı Çocuklarında Sağlık ve Hijyen’ konulu konferansta konuşan Doç. Dr. Aziz Öğütlü, “Hayatımızdaki 7 yıl bizim en hızlı gelişme süreci geçirdiğimiz zaman. Biz bu süreçte vücudumuzu şekillendiriyoruz. Ve bu süreçte psikolojimiz düzenleniyor. O halde bizim bu süreci o kadar güzel geçirmemiz gerekiyor ki ondan sonraki hayatımızda hangi meslek olursa olsun sağlam yapılı, sağlam düşünceli, vatana, millete, ailesine faydalı olan bir insan olarak yaşamamız gerekiyor” dedi.

Sakarya Büyükşehir Belediyesi Sağlık İşleri Daire Başkanlığı tarafından düzenlenen ‘Okul Çağı Çocuklarında Sağlık ve Hijyen’ konulu konferans AKM’de gerçekleşti. Konferansa İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Aziz Öğütlü, Psikolog Fatma Badem, Diyetisyen Zeliha Güven Uçar ve Hijyen Eğitmeni Hülya Bilgin Çolakoğlu, Sağlık İşleri Daire Başkanı Uzm. Dr. Aydın Sarı ve çok sayıda öğrenci katıldı.

Faydalı bir birey
Programda açılış konuşmasını gerçekleştiren İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Aziz Öğütlü, “17 yıllık bir eğitim hayatımız var. 17 yılın 7 yılını okulda geçiriyoruz. Tam 7 yıl okuldaki o beton duvarların arasında yaşıyoruz. Hayatımızdaki 7 yıl bizim en hızlı gelişme süreci geçirdiğimiz zaman. Biz bu süreçte vücudumuzu şekillendiriyoruz. Ve bu süreçte psikolojimiz düzenleniyor. O halde bizim bu süreci o kadar güzel geçirmemiz gerekiyor ki ondan sonraki hayatımızda hangi meslek olursa olsun sağlam yapılı, sağlam düşünceli, vatana, millete, ailesine faydalı olan bir insan olarak yaşamamız gerekiyor” ifadelerine yer verdi.

Aşı bizim için önemli
Açıklamalarına devam eden Öğütlü, “Okulda; sağlığımız, temizliğimiz, beslenmemiz ve en önemlisi psikolojimiz çok önemli olmalıdır. Okula geldiğimizde aşılarımızı tam yaptırmış olmamız lazım. Eskiden sokaklarda felçli çocuklar görürdük. Onları sokaklarda görmemiz bize normal gelmeye başlamıştı. Ama artık görmüyoruz çünkü yaptırmış olduğumuz aşılar sayesinde bunu aştık. Aşılarımızı tam olarak yaptırmamız lazım. Grip olduğumuz da okula gitmememiz gerekiyor. Okuldakilere de bulaştırırsak eğitim aksar” dedi.

Sağlıklı beslenmeliyiz
Diyetisyen Zeliha Güven Uçar, “Çocukluk ve ergenlik döneminde obezite var. Medya da en çok bunlardan bahsediliyor ve medyada yanlış algı oluşturmasına neden oluyor. Herkesi standart bir bedene indirmeye çalışıyorlar. Herkes zayıf olmalı, bu bir sağlık ölçütü olarak gösteriliyor. En büyük sıkıntılardan biri budur. Öncelikle algımızı değiştirmemiz gerekiyor. Obezite bulaşıcı olmayan salgın bir hastalıktır. Diyelim ki her 5 çocuktan 4’ü eğer çocukluk çağında obezite yaşıyorsa yetişkinlik döneminde kesinlikle obez oluyor. Anneniz veya babanız kiloluysa bu hastalığa yakalanmamak için iki kat daha fazla dikkat etmemiz gerekiyor. Sağlıklı beslenmemiz gerekiyor” ifadelerine yer verdi.

Problemin kaynağını bulmalıyız
Psikolog Fatma Badem, “Çocuğun bir arkadaş çevresi olmalı ki okula daha iyi bir şekilde gidebilsin. Kendisine saygı duyulduğunu hissetmezse bir şey öğrenemez veya derslere odaklanamaz. Eğer çocuk hafta sonu eğleniyor, oynuyor, gayet mutlu ama Pazartesi günleri okula gideceği zaman karnım ağrıyor veya hastayım diyip okula gitmek istemiyorsa çocuk bir şekilde okula gitmekten kaçıyor demektir. Aileler biraz daha bu konunun üzerine gidebilir. Her sorunda olduğu gibi problemin kaynağını bulmalıyız ki niye sorun yarattığını öğrenebiliriz. Mesela çocuk okulda kendisini idare edemiyor sunum yapacak ama yapmak istemiyor sunum yapmaktan çekiniyor olabilir. Bu durumu inceleyerek doğru sonuçlar için adım atmalıyız” sözlerini söyledi.

Mikroorganizmaları görmediğimiz için yok sayıyoruz
Hijyen eğitmeni Hülya Bilgin Çolakoğlu, “Dünyada sadece insanlar, hayvanlar ve bitkiler yok. Gözle göremediğimiz, sizlerin de biyoloji derslerinde gördünüz mikroorganizmalar halk diliyle mikroplar var. Biz onları göremediğimiz için yok sayıyoruz. Eğer defalarca kez büyütülerek bakılırsa üstümüzde başımızda tırnaklarımız da bunları göreceğiz. Bunların bir kısmı bizi hasta ederken bir kısmı da zehirleyebiliyor. En fazla ellerimizde olan bu küçük canlılar, çok hareketli değil ama oradan oraya taşımış oluyoruz. Bu yüzden el hijyeni çok önemli. Tamamen bütün mikropları öldürmek gibi bir niyetimiz yok ama vücudumuzda onu savunacak canlılarımız var. Mikroorganizmalardan korunmanın en etkili yolu ellerimizi iyi yıkamaktan geçiyor. Unutmayın ki herkesin kendine ait tırnak makası olmalı” diye dile getirdi.