Büyükşehir Belediyesi Mart Kültür-Sanat Etkinlikleri kapsamında Cumhuriyet Anadolu Lisesi ve Faik Baysal Kütüphanesi’nde Sakaryalılar ile buluşan yazar Mine Sota, “Televizyonda her yerde diziler var. Bunlar bilinç altımızın çıtasını yükseltiyor. Bu nedenle dizileri bilinçli izlemeliyiz” dedi.

Sakarya Büyükşehir Belediyesi Mart Kültür-Sanat Etkinlikleri söyleşi ve imza günü programıyla devam etti. Bu kapsamda Türkiye’deki genç kuşak yazarlar arasında özellikle mizah alanında önemli bir isim olarak görülen Mine Sota, Cumhuriyet Anadolu Lisesi ve Faik Baysal Kütüphanesi’nde Sakaryalılar ile buluştu. Cumhuriyet Anadolu Lisesi’ndeki programdan önce öğrenciler, Müzik Öğretmenleri İlhan Pamuk eşliğinde mini bir konser verdiler. Yazarlık serüvenini ve hayata dair bir takım görüşlerini dinleyenlerle paylaşan Mine Sota, programların sonunda Sakaryalılar için kitaplarını imzaladı.

Peşinen yorgunluğa iten nedenler
Asıl adının Çiğdem Can olduğunu ve Mine Sota rumuzuyla mizahi öykü ve romanlar yazdığını belirten Mine Sota, “Benim gibi birisinden genel algı yönetimine göre beklenen yemek ya da kişisel gelişim kitapları yazmasıdır. Ülkemizde kadınlar mizahtan anlamaz gibi bir algı mevcut. Ama mizahın kadın ya da erkek olmakla bir ilgisi yok. Beyinde humour diye bir bölge var. Bu çok yukarıda tepelerde bir yerlerde. Bunu kullanmakla ilgili bir durum. Çok zeki birisi değilim. Çok unutkanım. Türkiye’de her şehirde bir şeyler unuturum. Hayatta kendimizi mutlu edecek bir şeyler ararız. Sürekli çok sıkıldım, içim daraldı deriz. Sevineceğimiz zaman bile genelde ‘şu anda kötü şeyler oluyorda ben gülmek için bir neden buldum’ gibi bir durumda oluyoruz. Bizi peşinen yorgunluğunu iten bir neden var gibi sanki” diye konuştu.

Duvar bile şükür sebebi
Mine Sota; “Deprem zamanında ben çadırda sürekli yazıyordum. O zamanlar evde dayanacak duvar bile aranıyor. Ev duvarı bile bir şükür sebebi. Yavuz Bülent Bakiler hocam Çanakkale şehitleri ile ilgili bir şiir yarışması için gelecekti. Benimde amacım oraya gidip kendisine yazılarımı göstermekti. Yarışmaya katılmak için şiir verilmesi gerekiyordu. Bende Çanakkale zaferine İstanbul’u anlatan bir şiirle katıldım. Orada birinci oldum. Kendisi ev telefonuna, adresine kadar yazıp bana verdi. Altı ay kadar telefon kulübelerinde bekledim okuduklarından yorum almak için. Çünkü hoca sürekli geziyordu. Yavuz Bülent Bakiler hocam bana sen durum anlatımı yazıyorsun dedi. ‘Uzaklara Gitmek’ diye bir öykü yazıp Mustafa Kutlu hocama yolladım ve bu ay ki Dergah Dergisi’nde onu yayınlayalım dedi. Böylece ilk hikayem Dergah Dergisi’nde yayınlanmış oldu.”

Diziler algılarla oynuyor
Televizyonda her yerin dizi olduğunu söyleyen Mine Sota, “Bunların bize düşündürdüğü şeyleri kendi fikrimiz sanıyoruz. Ben neden tek taşım yok diye üzüleyim. Gerçek olmayan bir şeye kendimizi kaptırıp onu hayata uyarlamamalıyız. Kim köşkte yaşıyor? Kim sabah perdeyi açtığında evin önünden vapur geçiyor? Şampuan reklamları bile zihnimize sızıp kendimize ve eşimize karşı görüşlerimizi değişime uğratıyor. Diziler belirli isimleri bile kalıplara sokuyor. Berkecan, Arda, Doruk hep yakışıklı, Davut tetikçi, Murtaza ise kapıcıdır. Bu konuda da algılarla oynarlar. Binilen arabalar, giyilen giysiler, kullanılan telefonlar hep dizilerden özenilir. Bilinç altımızın çıtası böylece yükselir. Bu nedenle dizileri bilinçli izlemeliyiz” ifadelerini kullandı.