Sakarya Hoşgörünün Başkentidir

Farklı kültürler hoşgörünün göstergesi
Kültür mozaiği ile Sakarya’nın küçük bir Osmanlı modeli olduğunu belirten Toçoğlu “Lazın, Kürdün, Boşnağın, Arnavutun, Çerkezin, Abazanın daha birçok kültürün yüzyıllardır kardeşçe yaşadığı bir coğrafyadır. Bu kültürlerin varlığı çok zengin bir mozaiğe sahip olduğumuzun göstergesidir. Bugün hala şehrimizde farklı kültürler kendi dillerini konuşabiliyor ve kendi geleneklerini yaşatabiliyorsa, bir Boşnak böreğini, bir Arnavut ciğerini, bir Karadeniz lahanasını ve bir Çerkez tavuğunu yiyebilme imkânını bulabiliyorsa bu halkımızın ne kadar engin bir hoşgörüye sahip olduğuna işaret eder. Bugün bu kültürlerin hepsi birbirleriyle iç içe geçmişler ve karşılıkla saygı çerçevesinde varlıklarını sürdürmüşlerdir” dedi.

Kafkas köyünü tertemiz yollarından tanırsınız
Kafkas halkının kültürümüze olan katkılarından bahseden Toçoğlu “Bugün burada bir kültürel etkinlik vesilesiyle ele alacağımız Kafkas halkları, kültürümüze olan katkıları asla yadsınamayacak bir topluluktur. Onlarca, yüzlerce köy arasında bir Kafkas köyünü rahatlıkla ayırabilirsiniz. Tertemiz yollarından tanırsınız örneğin, düzenli bahçelerinden tanırsınız. Özenle ekilmiş ve ortalığa hoş rahiyalar saçan çiçeklerinden tanırsınız. Yediden yetmişe sizi tanısa da tanımasa da güler yüzleriyle selam vermelerinden bilirsiniz. Yüzlerinde ki asaletten anlarsınız bir Kafkas köyünde olduğunuzu.  Bir Abaza ya da Çerkez köyüne gittiğinizde huzur bulursunuz Kendinizi adeta cennet bahçelerinden bir bahçede hissedersiniz. Bu tarihin asil halkı, soylu davranışları, temizlikleri ve saygı temelli gelenekleriyle kültürümüze çok önemli katkılar sağlamışlardır. Biz Kafkas halklarıyla bu topraklarda ortak acılar paylaştık, ortak sevinçler yaşadık. Kardeşliğimiz ve beraberliğimiz sonsuza kadar daim olacaktır” dedi.

 

Büyük göç ve derin izler
Başkan Toçoğlu’nun ardından Kafkas İslam Ordusu 1918 belgeseli gösterime sunuldu. İslam ordusunun kuruluşu ve özgürlük uğruna verdiği kanlı mücadeleleri Kafkas halkının ağzından anlatan belgesel, izleyicilere duygusal anlar yaşattı. Gösterim sonrasında AK Parti eski Milletvekili ve belgesel yönetmeni Süleyman Gündüz belgesel çekimleri ve kullanılan tarihsel materyaller hakkında bilgi verdi. Tarihe dair birçok şeyin bilinmeğini belirten Gündüz “Kafkasya halkının Ruslara karşı verdiği mücadelelerin ne yazık ki çok azını biliniyor. Oysa Kafkas halkı çok uzun yıllar Ruslara karşı birçok ulusa örnek olacak özgürlük mücadelesi vermiştir. 1700 ile 1900 yılları arasında verilen bu özgürlük savaşında çok kan dökülmüş ve Kafkas halkı çok kötü günler geçirmiştir. Rus işgallerine karşı topraklarını başarı ile savunan Kafkas halkı Rusların tüm Kafkasya’ya karşı yaptıkları son çevirmeye dayanamamış ve sonunda teslim olmak zorunda kalmışlardır. Esaret altında yaşayamayacak olan bu halk gemilerle Osmanlı topraklarına gönderilmiştir. Tarihte ‘Büyük Göç’ adıyla anlatılan bu olay Kafkas halkının izleri çok uzun yıllar silinmeyecek derin yaralara yol açmıştır” dedi.

 

Dillerin varlığını korunmalıyız

Kafkasya’da kullanılan dillere de değinen Gündüz “Büyük Kafkas coğrafyasında çok fazla dil kullanılmaktaydı. Bugün bu dillerin birçoğu asimile olmuş veya unutulma noktasına gelmiştir. Ben hiçbir dilin yok olmasına razı değilim. Dünya üzerinde ne kadar dil varsa, hepsi Allahın dilidir ve varlıkları gelecek nesillere aktarılmalıdır” dedi. Gelecekteki planlarından da söz eden Gündüz “İleride bir Ketül Amere belgeseli çekmek istiyorum. Birlik ve beraberliğin en güzel anlatıldığı bölge Ketül Amere’dir. İngiliz tarihinin en önemli mağlubiyetidir bu cephe. Türklerin, Kürtlerin ve Arapların birlikte mücadelesinin en güzel örneğidir. Kısacası bu olay birlik ve beraberlik sözünün başlangıç noktasıdır” dedi.