‘Kamburlar, Kaçaklar ve Kurbağalar’ isimli söyleşi ve imza günü programında katılımcılarla buluşan Yazar Sinem Torun, “Öykü yazmaya başlarken ilk başta görmeyi ve bakmayı öğrendim. Yazmayı hayatının merkezine koyduktan sonra bırakamıyorsun. O her zaman hayatının bir köşesinde duruyor. Kahramanlarını bıraksan da onlar seni bırakmıyor.”

Sakarya Büyükşehir Belediyesi Ocak Kültür Sanat Etkinlikleri söyleşi ve imza günü programı ile devam etti. ‘Kamburlar, Kaçaklar ve Kurbağalar’ kitabının yazarı Sinem Torun’un konuşmacı olarak katıldığı program, Cemil Meriç Sosyal Bilimler Lisesi ve Faik Baysal Kütüphanesinde gerçekleştirildi. Programda Sinem Torun, öğrencilerin ve Sakaryalı kültür sanat dostlarının sorularını cevaplayıp, katılımcılar için kitabını imzaladı.

Bir ödev gibiydi
“Öykü yazmaya başlarken ilk başta görmeyi ve bakmayı öğrendim. İlk yazmaya başladığımda bir ödev gibiydi. Öyle olunca her yerden bir şeyler çıkarmaya çalışıyorsun. Bir defterim var ve oraya not ediyorum. Herhangi bir cümle, kelime veya kurgu olabilir. Aklınıza gelen herhangi bir şey daha sonra aynı duyguyla aklınıza gelse bile kelimeleri aynı sırada yerine koyamıyorsunuz. Bu yüzden unutmam dememek lazım ve anında bir yere not etmek lazım.”

Okumadan yazılmaz
“Defterde birçok şeyi biriktiriyorum. İlk cümleyi ve son cümleyi bulurum sonra aralarını doldururum. Okumayı her zaman bir adım önde tutmak gerekiyor. Okumadan yazılmaz. Yazmayı hayatının merkezine koyduktan sonra bırakamıyorsun. O her zaman hayatının bir köşesinde duruyor.”

Kahramanlarımla birlikte yaşarım
“Yazmamın teorisi yoktur. Önce bir kahraman bulursunuz ve onunla konuşmaya başlarsınız. Ben kendi kendime çok konuşurum. Başucumda bir defterim olur uykumdan uyanıp yazarım. Hikâyenin devamının ne zaman geleceği belli olmaz o yüzden her zaman hazırlıklı olurum. Kahramanlarımla birlikte yaşarım ve onlarla hep konuşurum. Kahramanlarını bıraksan da onlar seni bırakmıyor.”