‘Günümüz İslami Hareketlerin Düşünsel Zemini’ başlıklı söyleşide konuşan Prof. Dr. Büyükkara, “Bugün İslam âlemi dediğimiz coğrafyada ‘Biz bu hale nasıl düştük’ ve ‘Bu halden nasıl kurtuluruz?’ soruları tartışılıyor. Bu sorulara verilen cevaplar etrafında ekoller oluşuyor. İslam’ın kaynaklarını yanlış anlamak ve yanlış kullanmak ‘Bu hale neden düştük?’ sorusunun cevaplarından biri olabiliyor” dedi.

Sakarya Büyükşehir Belediyesi Kasım Kültür Sanat Etkinlikleri ‘Günümüz İslami Hareketlerin Düşünsel  Zemini’ başlıklı söyleşi ile devam etti. Büyükşehir Akademi ‘İslam Dünyası’nda Dini Hareketler’ dersinin açılışı niteliğini de taşıyan söyleşinin moderatörlüğünü Doç. Dr. Abdullah İnce yaparken, konuk olarak Prof. Dr. Mehmet Ali Büyükkara katıldı. AKM’de gerçekleştirilen programda çok sayıda dinleyici yer aldı.

Biz bu hale nasıl düştük?
Prof. Dr. Büyükkara, “İslam âlemi dediğimiz coğrafyada büyük bir sorgulama başlıyor. Bu durum kendisine pay biçen âlimler iki temel soru etrafında toplanıyor ve sorgulama, özeleştiri dediğimiz çabalar içine giriyor. Birinci soru; biz bu hale nasıl düştük? İkinci temel soru; bu halden nasıl kurtuluruz? Verilen cevaplar etrafında bir ekol oluşuyor. Zaman zaman zıtlaşan, zaman zaman birbirine hak veren zümreler ortaya çıkıyor. Bazıları birbirinden haberli, bazıları birbirinden habersiz. İslam’ın kaynaklarını yanlış anlamak ve yanlış kullanmak ‘Bu hale neden düştük?’ sorusunun cevaplarından biri olabiliyor.”

3 akım
“Nasıl bir siyaset öngörüyoruz? Mezhepler nasıl temsil edilecek? Bu sorulara verilen cevaplardan da farklı ekoller doğduğunu söyleyebiliriz. Günümüz İslam verilerinin cevapları bu tür sorulara verilen cevaplardır. Cemaatlerden önce bu zemini elinde tutan düşünceler çıkıyor. Bunları incelerken karşımıza 3 tane akım çıkıyor. Bu düşünsel zemin dediğimiz konferansın başlığına yansıyan 3 farklı zeminin olduğunu tespit ettik. Gelenekçilik, ıslahatçılık ve Modern İslam.”

Gelenekte söz ve yazı ön planda
“Bugünkü cemaatleri göz ününde bulundurarak birbirleriyle rakip olan ve çatışan 3 geleneği de tespit ettik. Selefiye gelenekçiliği, medrese geleneği ve mezhepler geleneğidir. İslam tarihine baktğımızda bu geleneklerin rakip olduğunu görmekteyiz. Gelenekçilikte söz ve yazı ön plandadır. Islahatçılık da ise eylem ve iş öndedir. Buradan güçlü teşkilat doğar. Modernizme geldiğimizde diğer akımlardan farklı olarak ‘Bu hale neden geldik?’ sorusuna derin bir sorgulamaya giriyorlar. Modernizmde akıl ve akılcı çözümlerin önde olduğunu tespit ettik. Modernizmde somut çıktılar pek yoktur. Örneğin; modernist cemaatlerde çözülmelerin daha kolay olduğunu görüyoruz.”