27 Mayıs Özgün Bir Darbedir

27 Mayıs’ta sistem köklü bir değişikliğe uğramıştır
Cumhuriyet tarihinin ilk darbesi olması bakımından 27 Mayıs’ın büyük önem taşıdığını ve darbe sonucunda sistemin köklü bir değişikliğe uğradığını belirterek konuşmasına başlayan Davut Dursun, “27 Mayıs cumhuriyet döneminin ilk darbesi olması bakımından büyük önem taşıyor. 27 Mayıs bir örnek olaydır. 27 Mayıs olmasaydı eğer onu takip eden 12 Martlar, 12 Eylüller, 28 Şubatlar belki bu kadar rahat olmayabilirdi, sonraki müdahaleleri yapanlara cesaret vermezdi. 27 Mayıs’ta sistem köklü bir değişikliğe uğramıştır. Parlamento üyeleri yargılanmıştır, darbe beraberinde yeni bir anayasa ve yeni bir parlamentoyu getirmiştir. 27 Mayıs’ın diğer müdahalelerden farkı, daha köklü, daha etkin ve daha derinlemesine olmasıdır. 27 Mayıs sonrası bürokratik sistem güçlenmiştir. 27 Mayıs ile birlikte siyaset üzerinde bir vesayet oluşmuştur. 27 Mayıs özgün bir darbedir. Darbe sürecinin aktörlerinin iyi anlaşılması bakımından 27 Mayıs’ın iyi incelenmesi gerekmektedir. Yani, 27 Mayıs ile hesaplaşmadan önce süreci anlamak gerekmektedir” dedi.

Arapça ezanın serbestleşmesi büyük bir sembolik değerdir
Davut Dursun, 1960 yılında halkın Demokrat Parti ile yaptığı karşı devrimin ancak darbe ile önlenebileceğinin zihinlere hâkim olduğunu anlatarak sözlerini sürdürdü. Halkın yaptığı karşı devrim nitelendirmesinde en büyük sembolik değerin, ezanın tekrar Arapça okunmasının serbestleştirilmesi olduğunu kaydeden RTÜK Başkanı Davut Dursun, “Ezanın tekrar Arapça okunmasının serbestleşmesi, dini özgürlüklerin önemsenmesi ve vatandaşların taleplerinin yerine getirilmesi anlamına yol açan büyük bir sembolik değerdir” diye konuştu.

 

Darbelerde sivil güçler büyük rol almıştır
Darbeler deyince akla hemen ordunun geldiğini fakat aslında, ordu ile birlikte sivil güçlerin de çok önemli olduğunun altını çizen Davut Dursun, “Ordu, darbelerde bir günah keçisi gibi görülüyor. Ordu, darbelerde aktif aktör olabilir ancak hiçbir yerde ordu, tek başına sivil güçlerin desteği olmadan darbeyi gerçekleştiremez. Ordu ile birlikte hareket eden sivil güçlerin olması gerekiyor. 1960 Darbesi’nde aydınlar, üniversiteler ve basın aktif rol almıştır. Darbenin birkaç gün öncesinde ki manşetleri okuyun hepinizin yüzü kızarır. Bunu üniversiteler, aydınlar ve basın gerçekleştirdi. Dolayısıyla bu işin aktörleri sadece askerler değil. Onlara yön gösteren ve cesaret veren sivillerin de darbelerde büyük payı vardır" şeklinde konuştu.

 

İktidarın kusuru darbeyi meşrulaştırmaz
Konuşmasının son bölümünde RTÜK Başkanı Davut Dursun şunları kaydetti; “Bir toplumda siyasal krizler olması doğaldır. Bütün problem bu krizleri demokratik çözümlerle ortadan kaldırmaktır. Türkiye’de asla olamaz denen süreçlerin yaşandığını düşünüyorum. Türkiye hala, demokratik yöntemleri son anda işletmekte başarısız kalıyor.
İktidar ve muhalefet birbirleri ile ilişkilerini götürebilen sağlıklı birer varlık olmalıdır. Bir iktidarın kusuru ne olursa olsun darbeyi meşrulaştırmaz.
Kamu gücünü kullanan herkeste halka karşı müthiş bir güvensizlik vardır. Demokratik sistemde herkesin ahlaki değeri aynıdır. Herkesin oyu 1’dir ve eşittir.”

Konferans sonunda Sakarya Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Fevzi Kılıç, RTÜK Başkanı Davut Dursun’a günün anısına bir plaket takdim etti.